2010 yazıydı sanırım yine dost ziyaretlerimden birisi ve istiklal caddesi ..İstanbul’ un merkezinde yer almasına karşın dışarıdan fark edilmeyecek kadar az göze batan bir yapı Sent Antuan Bazilikası ..Bazilika hayranlığım vee pat içerideyim ..
Kiliseye adını veren azizin adı Antonio / Antonius olmasına karşın ,Fransızca söylenişi esas alınarak ,halk arasında Aziz Antuan olarak kullanılmaktadır.Beyoğlu kimliği ile bütünleşen anıt-yapı özelliğini taşıyan sent Antuan Kilisesi yaklaşık yedi yüzyılı aşan bir serüvene sahip.
1221 O zaman ki adıyla Konstantinapolis’e yerleşen Fransiskenler ‘in ilk evleri Theotokos Kyriotissa Kilisesi olur. “ Latinler Ayasofyası “ olarak da bilinen bu kilise farklı dönemlerde üç yangın dan kurtulmayı başarır.Yapında ahşabın bolca kullanılması 1762 de bir kez daha yanmasına sebep olur.Artık talihsiz yapının bu hezimeti yaşamaması için ana malzeme taş’a dönüşür.
Sonsuz bir kalabalık gibi sürekli akarcasına Beyoğlu ‘nu dolduran ,gencinden yaşlısına binlerce insan ,her gün Sent Antuan kilisesinin önünden geçer ya da içeriye girerek mum yakar ve dua eder.Caddeyi dolduranların bazısı yaz sıcağında kilisenin serin avlusunda dinlenir.Bazısı daha bilinçli olarak içeriye girer : yaşamındaki zorluklar karşısında İsa ‘nın yardımını dilemek ,düştüğü hataları fark ederek af almak .Hemen hepsi temelde İsa Mesih ‘ le diyalog kurmak için buradadır.Kilisenin yeşil demir parmaklıklı kapısı her gün bunun için aralanır.Bir kemerle iki apartman bloğunu birbirine bağlayan parmaklıklardan girildiğinde apartmanlar ,kademeli bir biçimde daralarak avluya genişlik kazandırır.Bu özelliğiyle kilise her geleni , her arzu edeni kucaklamaya , sonsuz sevgisi ile karşılamaya hazır olan İsa Mesih ‘ in dünyaya açılan kollarını anımsatır.Yargısız ve sorgusuz herkes İsa ‘ ya gelebilir, kiliseye geldiği gibi ….
Çanlar ayinlerin başlama saatlerini belirtmek için günde üç kez çalınırlar.( yanı sıra bazı ülkelerde örn / fırtına ,yangın gibi olağanüstü olaylarda ya da bir ölüm olduğunda çalarlar ) Gençliğimiz sabah ,olgunluğumuz öğle yaşlılığımız tıpkı akşamı anımsatır..Kilisenin dış yapısı kadar iç yapısı da ilgi çekici yuvarlak pencerelerdeki vitraylar ,lambalar ,kutsal su mermerleri ,ikonalar ve mumlar….Mumluğun hemen yanında biraz uzunca bir dua, şu cümleleri anımsıyorum : Ailem için ,tanımadıklarım için ; bir gün karşılaşacağım kişiler için sevginin alevi olsun .Merhamet et içimdeki karanlıklara !Bazı zamanlarda bazı içsel dürtüler bizi ummadığımız ya da plan dışı yerlere sürükler merakla mantığını çok da irdelemeden kulak veririz içimizde ki sese ..Sebebi buydu belki de ziyaret edilecekler listemize bir isim daha eklemek …
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder