bu bloğumun amacı tümüyle sevdiğim adamın beni mutlu etmesi üzerine ,,2.5 ayda gösterdiğim üstün performanstan sonra kurum beni müdür tayin edince hiç beklemediğim masama gömüldüğüm bir anda 50 li yaşlarında da bir bey girer içeriye sayın .... ..... benim .İstanbuldan size gönderildi ...Max kutluyor beni , asıl ben şuan kutluyorum kendimi sevdiğim adam jestlerinden öte başka bir adam ,sevilesi bir adam..Şanslı olduğumu biliyordum ama bu kadar değil .Hep yamacımda ol mary seninle başka mutlu...
10 Aralık 2012 Pazartesi
Eyvahssss
Dün akşam sağanak yağmurda eve giderken aldım acı haberi
max’in teli bozuldu amaninnnn tam bir
gün kendisiyle pc yardımı ile konuştuk
bugün kendisinin sesini duyamamakla birlikte öğle yemeğimi hep
kötülediğim ama ayağımın beni azimle götürdüğü o mekanda yedim pişmanda oldum
bazen irade dışı eylemlere gerçekten meyilli olduğumuzu düşünüyorum.Bir daha
kesinlikle o mekana gitmeyeceğim diyeceğim muhtemelen yarında öğle yemeğimi
orada yiyeceğim…
Hafta sonu fasıldaydık dostlarla birlikte uzun zamandır hiçç
bu kadar güldüğümü hatırlamıyorum grubumuz gırgıriye filmi ile benzeşmekten de
öteydi .İki tane bay arkadaşımız vardır ki kendileri ağır abilerdir roman
havasında figüratif bir şekilde çamaşır yıkamak hareketi de dahil oynayınca
karşı masadaki martı kaşlı amcanın kahkahalarımdan iç organlarımı görmesi çok
olası idi …Bayan arkadaşımızın midesine yuvarladığı alkol sentezinden sonra
durum biraz değişse de tümüyle gülünç bir geceydi, o beyaz peynirin tadı hala
aklımda kaşla göz arasında max’in rakısını yuvarlamamda …Bir arkadaşımızı recep
ivedik’e benzetmem ,Niğde gazozu içmede ısrarcı olmam takside ki detaylar iki gündür koparıyor beni …
Öğle yemeğimde o meşhur mekanın ikinci katında cam önü ilk
defa boş hemen seriyorum postumu ,manzara süper renk renk şemsiyeleri izliyorum
yağış fazlalaştıkça insanlar yoğun bir şekilde akıyorlar önümden.. Şemsiyelere
göre kişilik analizi yapıyorum , bu benim en sevdiğim oyunlardan .Zevklerini ,
hayata bakışlarını düşünüyorum bir şemsiye seçimiyle ki belki de kendi
seçimleri bile değil olsun ben öyle olmasını umuyorum…Çok mu eleştirdim
bilemedim işe dönüşte bir araç yıkadı beni sağolsun lastiğine varana kadar bütün parçaların
bozulmasını diliyorum canı gönülden ,,ayrıca da şemsiye kullanma sanatı diye
bir şey gerçekten var iki kadının kafasına batırdım şemsiyemin telini birinden
beddua aldım diğerinden süsücü bir bakış …
Yağmuru severim getirileri de kabulüm kah olumlu kah
olumsuzz …
1 Aralık 2012 Cumartesi
Max ile tatil bir başka ….
Mutluluk olarak
tanımlayabileceğim bir gündü , max yüksek lisans için izin almış aaaa nasıl
olduysa bu da benim tatilime denk gelmiş birlikte bir gün geçirmemiz farz olmuş
…
Nasıl özlemişim kuzumu , ilk olarak tarihi denecek kadar
eski bir mekanda öğle yemeği yiyerek başladık günümüze girişte yer
olmaması sebebiyle bir hayli basık olan üst katta yedik yemeğimizi neşeyle
..Akabinde orman park’a kutsal
mekanımıza yürümeye karar verdik böylelikle yol üzerinde ki teknosa ve
benzerlerinde ki teknoloji dünyaları ziyaret edilecek ve mp3 e kulaklık
alınacak
Bir bahar gününde gibiyiz karşımda ömrüm boyunca yamacında
olmak istediğim adam , elinde nargilesi yine siparişi çabuk veremememden
şikayetçi ,izliyorum onu tek tek hafızama alıyorum ona dair her kareyi ağustos
da askere gidecek ve benim beynimde bu
görüntülere fazlasıyla ihtiyaç duyacak …
Netten alışveriş yapmasını eleştiren ben şimdilerde
siparişler verince alay konusu oluyorum haliyle netten kitap mı alınır kardeşim
git sahaflara dokun kokusunu içine çek filan derken okunacaklar listemi teslim
ettim ellerimle birer ikişer üçer getirmiş sevgilim , kitap okumam için led
ışığım , ve kitap sabitleyicim ile elma kurtlarının bin katı mutluluğum diyorum
kitapların yerleşik hayata geçen kurdu olarak …
Akşam 18:00 otobüsüyle uğurladım max’i ,zaman geçsin 2014 olsun 21aralık kıyamet
senaryolarına inat planlarım 2014 ve sonrasına …..
Tanrımmmmm!!!!nekkaaaaa mutluyummmmm…..
Not1 :max can’sın
Not2: beço sen de cansın( lafım sanaaa) bir ara laaa
27 Kasım 2012 Salı
okuyorum sadece ve durmaksızın...
Bana mutluluk sebeplerini sırala deseler şüphesiz ilk üçe girer kitaplarla iletişimim ,ortaokul yıllarımda bir genç kızın gizli defteri serisi ve yaşar ne yaşar ne yaşamazla başlamıştım okumaya..O dönem istabulda her gece fink fink gece turları atan kuzenlerle değil uzaktan akrabamız üsküdar da ikamet eden ( lakin evinde bir manzara var kiiiii ) neriman teyzenin evinde kendisiyle takılırdım sohbet etmeksizin.O koyu bir tv izleyisiydi bende küçük bir kurtçuk ..
Lisede evrimimi henüz tamamlayamayıp tanımlayamamaktan olsa gerek uzak kaldım kitaplardan kankam ve ben kitap okuyamayacak kadar yoğunduk .Dünyanın yükü üzerimizdeydi evrensel konulara kafa yoruyor bir amip kadar mutlu olmak istemiyor durmadan üretiyor saçma düşünüyor ciddiyetsiz konulara daha da ciddi yaklaşıp hayatımızı çetrefil yumağına sarıyorduk sar babam sar ...Düşünme evrimimizi o yumak çığ gibi üzerimize düşünce tamamladık .
Üniversite hayatım sabah 8 akşam 5 tam memur hayatı gibiydi fen edebiyat fakültesi öğrencileri tam bu sebepten fazlaca hayranlık uyandırırlar bende ,saygım sonsuz.Bir öğrenci gün de 3 kez acıkır mı yaaaa biz bohem hayatı seçtik e olmuşken üniversite de olsun derken ilim irfan ve yemek hane kuyruğunda can verecek idik, ders sonrası doğruuuuu ekin markete, elimde poşetlerle eve uçup saatlerce kitap okuduğumu bilirim o gazla poşetlerde ki her şeyi tüketip o selvi boylu dal boylu halden hafifçe kütüğümsü bedene kaymamın temeli o döneme rastlasa da feda olayım kitaplara ve kitaplarımı okuyayım hemen getireceğiz deyip asla getirmeyen arkadaşlara...
Mezuniyet sonrası iş yok kpss yok sıdıka gibi yaşarken kendimi yine kitapçılarda buluyorum.her bir kitabı can sıkıntısından iki bilemedin üç günde devirince babamın ekonomisi çökme noktasına geldi ringo ringo şişeler gibiydi kitaplarımmmm..
Şimdilerde iş güç sahibi olan ben , yine masada kitabıma yer vermekte her olası durumda keyif ile okumaktayım.Okuyacaklarımın listesi o kitaplara birer ikişer sahip olmam mutluluğumun baş sebebi ..Veee tabi ki kitap sponsorluğumu üstlenen yalımın çapkınııı :) seni çok seviyorummmmm
19 Kasım 2012 Pazartesi
melankoli 'k
Her bir şeye fazlaca
yeten enerjim şu sıralar hayati fonksiyonlarımı yerine getirmekte bile
yetersiz.Fazlaca uyuyorum , buna rağmen yorgun hissediyorum ,abuk
besleniyor ne zaman kitap okuma eylemini
faaliyete geçirsem ikinci sayfasında uyuyorum ,işe geç kalıyorum ,işte de uyku
modundayım zaman zaman hava almak maksadıyla cama yaklaşıyor bu kez de aşağıya
düşeceğim gibi hissediyorum.
Saçıma ayrı takığım ne yapsam olmuyor sabahları kahvaltı süremi bir tutam pırasa mı düzeltmekle geçiriyorum ki buda fazlaca sıkıntı
vermekte..
Beçom işe girdi hem de tam ruhuna uygun bir iş , fakat çok
daha az konuşuyor ,yok denecek kadar az msjlaşıyoruz çok özledim gece msn sohbetlerimizi,
günün analizlerini, o İzmir’den ben Sakarya’dan
aynı içeceği aynı anda tüketme zevkimizi ….
Saygıdeğer yalı çapkınımın tümüyle kendine odaklanması
gereken bir dönemdeyiz ödevleri ve okuması gereken bir ton kitapla dolu beyni
bir de benim huysuzluklarımla…
Bazen sebepsiz ve aniden değişir duygu durumumuz , kimyamı
tanıdığımdan geçici olduğunu bilecek kadar yaşadım ama bu süreç beni benden
alıyor azizim…Cin gibi olmak istiyorum yine her sessizlikte fırsat bu fırsat deyip gözlerimi yummak
yerine dolu dolu yaşamak mp3 çalarımın kulaklığı bozulduğundan beri sabahları
rock eksikliğini de fazlasıyla
hissediyor bu beden ….
melancholy women :))
12 Kasım 2012 Pazartesi
Evim sensin!!!!
Romantik komediler
yada duygusal filmler modunda olmadım hiç bir zaman testere serisi,
yerli yabancı tüm korku filmleri animasyonlar ilgi alanımı oluşturur kısaca
nerde vahşet orada ben .Kızlarla bir gece laflarken duyuyorum Özcan denizin
filmini yoooooooooook ben başka filme gideyim derken kendimi sinemada koltuğuna sıkı sıkı
yaslanmış buluyorum ,film o kadar sürükleyici ki genelinde duygu yoğunluğu hakim olunca
ağlıyorum ama ne ağlama bir kova su fışkırttığımızı düşünüyorum .
Çiftin arasındaki bağ beni büyüledi aniden gelişiyor
hikayeleri ne ıssız adam ne aşk
tesadüfleri sever bu filmin eline su dökemez bence .Kaldı ki Özcan denize ucundan bucağından minicik bir sempati
duymamın olası olmadığını düşünen bana bir güzel kapak oldu bu film .
Max ile izlemeye karar verdim ,sevdiğim adamla sevdiğim film
paha biçilemez diye düşünüyordum .Lakin benim sevgilimin elinden telefon
düşmedi sağ olsun gs’ nin maçı varmış skorda aklı bu leyla ile İskender ne
yaşıyor bu dramın sebebi ne mary niye beni bu filme getirdi demek yok …
Bir ara duygulandı ,gözler bir tutam parçalı bulutlu oldu gördüm o vakit çok da
kopmadığını anladım filmden yoksa
;dünya ahiret çenem bırakmazdı peşini.. Akabinde durum değerlendirmesi yapalım diye kahve dünyasında, kısaca kendi dünyamızda aldık soluğu e dikkati dağılan ben kafamı toparlayamayınca yedim zılgıtı sevdiğimden, sipariş ettiğim kahvede bir milyon sene sonra gelince yüksek gerilim hattı devam etti bir süre, yan masaya gelen bir bebek el sallayıp gülünce keyiflendi bizimki Allahtan çocukları seviyor
;dünya ahiret çenem bırakmazdı peşini.. Akabinde durum değerlendirmesi yapalım diye kahve dünyasında, kısaca kendi dünyamızda aldık soluğu e dikkati dağılan ben kafamı toparlayamayınca yedim zılgıtı sevdiğimden, sipariş ettiğim kahvede bir milyon sene sonra gelince yüksek gerilim hattı devam etti bir süre, yan masaya gelen bir bebek el sallayıp gülünce keyiflendi bizimki Allahtan çocukları seviyor
21:15 otobüsüyle uçtu gitti sevgilim ,elim böğrümde şemsiye
elimde kalakaldım en sevdiğim mağazada bir kaç tur atayım da acım dinsin derken
mağaza kapanmış kepenginde yeller esmiş .
Sevgi anlaşmazlıklar bütünü ,ben bu adamı seviyorum
uzlaşamayınca iki kere seviyorum ….
Falanca kızı 2
Bayram hazırlıkları sistematik yorgunluk senteziydi ,nicedir
görmediğim cemi cümlemizle bayramlaşmalar ,uzun zamandır elleri öpülmeyen bu
muhterem kardeşlerimizin bu zaman zarfında neler yaptıklarını dinlemeler üstüne
bir milyon tane abuk sorulara cvp vermeler ve bayramdan önce bitiveren
baklavalar ….
Son gün çiçek ve annesi ziyaretimize geldiler bir hayli
zamandır haber alamamıştık kendilerinden 5 ay olmuş meğer .Bu zaman zarfında
çok şey değişmiş haliyle evlendiğini düşünmüştüm 7000 e değiş tokuş olmuştu çiçek , razı
olmayınca evden kaçıyor babası da madem
öyle parasını ödeyene kadar damatçık bizimle
kalsın kararı alıyor .Çicek saygıdeğer
eş adayıyla tam 5 aydır burun buruna yaşıyor , nefret ederek tahammül
edemeyerek, adamsa her gün sevilebilme umuduyla iki dirhem bir çekirdek kıza
sinsi sinsi yanaşma çabalarında üstelik babasını kafalamış bunu bazen emir haline getirebilmekte ..
Adam bir köyün orta halli bir vatandaşı ailesi tarımla
uğraşmakta yurdum köylüsü .Kendisi ise halde indir bindir işleriyle meşgul
kabaca hammal ..Köyünde evleniyorum başlık parasını da peşin verdim deyince e
haliyle gelini de köyüne götüremeyince çareyi ya kızı alırım y a da parayı
diyerek kızın evine yerleşmekte bulmuş.
Çiçek annesi babası ve erkek kardeşi zaten şuan yazamacağım
kadar az bir parayla yaşamak değil karınlarını doyurmaya çalışıyorken bir de bu
adam işi iyice çıkmaza sokmakta .Babası pala parayı ödeyemeyeceğini anlayınca
kıza bir uyku ilacı verelim hatta bir de değil iki tane damadı da yanına koyalım rızayla olmayacaksa zorla olacak gibi bir
fikir sunar .
Neyse ki uygulamaya koyulmaksızın çiçek haberdar olur bundan
ama kendi babasının sadece para için kızından namusundan vazgeçmesini hazmedemiyor haklı olarak .Abla gel bir odana
geçelim özel konuşalım diyerek sürüklüyor beni odama apar topar .İki gözü yaşlı
ağlaya ağlaya anlatıyor bunları çareler sunuyorum ama yapamam diyor babası
alışılagelmiş babaların çok dışında korkuyor ,annesi ile sabah 6 dan akşama
kadar fellik fellik gezip iş arıyorlar en son belediye görevlileri haline
acıyıp bir not ve altında bir imza barındıran bir kağıtla fabrikaya yolluyorlar
iş başı yapacaktı 4 gün sonra hem de sigortalı diyor 3 ay çalışayım kredi hakkım olsun borcumuzu hemen
öderiz diyor .Bir de telefon alırım kendime dokunmatik , kıyafet filan …..Üzülerek
dinliyorum onu sevdiği adamla olan
davasından vazgeçeceğini, ilk maaşıyla bir avukatla görüşeceğini ve davayı
iptal edeceğini söylüyor .İkinci el telefonunu erkek kardeşi satmış hattıyla
dolanıyor etrafta bir telefon bulmasın
hemen iletişim çabalarında ..
İyi haberlerini bekliyorum şimdilerde sabırla sınanan insanların
ödüllendirileceğini düşünmüşümdür hep ya da öyle olmasını istiyorum….
21 Ekim 2012 Pazar
Buluşma olayı !!!!
Öncesi …
Sabah max uyandırmasaydı işe geç kalmam çok olasıydı ışık
hızıyla çıktım evden kırmızı rujumu sürecek kadar vaktim vardı tabi.Fırından
poğaçaları kapıp düştüm yollara ,araç bomboş
ve yanıma biri otumasın diye dua ediyorum , yaşlaşık 52 beden bir bayan
lopppp diye oturuyor yamacıma.Gülmek istiyorum kaderime çünkü şehirler arası
tüm yolculuklarımda da şans benden yana olmadı hiç bir zaman
derin güneş hesaplamaları yaparım
sağdan mı soldan mı derken kesin oturduğum yönden gözüme gözüme yansır ışınlar …Yok biraz olgunlaş ince hesap
yapma başına patlıyor diyorum ama yapamıyorum kafamda hep bir hesap ..Akşam
yeni ailemle tanışacağım deli gibi stresliyim ,
kıyafetlerim hazır kuaförden alacak beni max , makyajı abartmasam mı ? Çantamda bir ton ruj seçenekleriyle
kuaförümde oy birliğiyle seçeceğim tonumu .Max deli gibi uğraşacak benimle
hissediyorum e hanımhanımcık’ lığımı göstereceğim bir gecede bende yutacağım
bunları tanrımmmmmm!!!!! Rövanşı da olacak bayımmmmm
Sonrası …
Akşam 18:00 gibi hazırdım ,trafik nasıl yoğun ,fıştıkkkk
gibiyim saçım makyajım her bir şeyimmm..Gram kasmayan ben bir panik oldum
mekana giderken , max de uçuruyor sağolsun .Heyecanım masaya oturana kadardı benimseyiverdim hemen ,babacan tonton bir
baba , güler yüzlü sevecen, konuşurken gözlerinin içi gülen bir anne , kibar ,hanım
bir teyze , dünyanın en naif , en şirin kız kardeşi , efendi bir damat bir de
canım max ‘im …Yeni ailemmmi çok sevdim ,sanki uzun zamandır tanışıyormuşuz
hissi uyandırdılar bende , o masada gram art niyet ve samimiyetsizlik yoktu bu
beni tam 12 den vurdu ….
Çok mutluyummmmmmm…………
18 Ekim 2012 Perşembe
hairstyle!!!
Bir yıl kpss ‘ye hazırlan ama nedense eksik olduğun konuları
teğet geçen bir programla ; artık hazırım modunda ol , 7 temmuz sınava gir ufak
çaplı bir depremde olsun pat güm derken elimde ki tek kazanç minik
şekerler ve öss ‘nin hazırladığı
kırtasiye seti .Bu soru hırsızlığından sonra önlemler öylece fazlalaştı ki
bütün tel tokalarımı ,bir saat yapmaya çalıştığım saçımdan tek tek ayıkladı
bayan polisler.Max de dışarıda beni bekliyor , sınav öncesi bir güzel Boşnak
böreklerimizi midemize indirdik ben bir espri yapınca içtiği meyve suyunda
boğuluyordu az daha!!! Adam kapıda çıkmamı bekliyor , saçımda ormanda kötü adamlardan kaçan bir çare kız pejmürdeliği tanrımmmmm bitmesin bu süre…
Sınav istediğim ve beklediğim gibi değildi zaten hiç olmadı
,o dakika anlıyorum ki ben o hazırlanma sürecinin insanıyım abii var yaaa 98.986 aldım diyecek bir tip
değilim olamam da o ayrı .Başka işliyor bu kafa ...Sınav sonrası tel zırt zırt
çalıyor ,nasıl geçti cümlesini kaç kez duydum hatırlamıyorum ,günümüze devam
ettik biz max sanki sınavdan çıkan , rahat doğmuşum ben anacım .
Her bunalmış bayanın yapacağını yaparak kendimi kuaförümde buldum , bir hafta önce orada bir
peruk deneyerek face ‘te tepkileri gözlemlemiştim .E ne duruyorum victoria
beckham saç modelini kimler denemedi ki ?? Bende katılayım o kervana , akımları
sonradan takip ediyorum hatta kıro muyum neyim…Kuaförüm biraz düşün diyor, sen
kes diyorum ,çatırttttt bitti gitti valla benim can yoldaşlarım kuş gibi kafam
, bir rahatlık bir esenlik geldi ki sorma bir de siyaha boyatarak özüme
dönüyorum ..
Lakinnnnnnnnnnnnnnnn!!!! Kazın ayağı öyle değilmiş
şimdilerde uzadı bu saç İngiliz kraliyet ailesine mensup 3.louis
gibi oldum
.Şekil bir garip boy daha bir garip,e
üzerine afiyet son bir yıl da on kiloda alınca ,,,tipik saçlı balina oldum …
Her sabah işe giderken o saçları yolasım geliyor anlık karar
benim neyime , çok pişmanımda max’e söylemiyorum.Dinlensin saçlarım çok
yıpranmışlardı savunma cümlem…Nette aldığım bir sürü tarifi uyguluyorum kuru
kafama ,,, yok mayonez maskeleri ,
nemlendirme maskeleri , saç karışık pizza gibi malzemeden lakin gram
uzama ve sağlık belirtisi yok .Toplanmıyor bile ensem maki bitki örtüsüyle dolu
..Offfffffffffffffff anam offfffff daralmalardayım !!!!!
17 Ekim 2012 Çarşamba
misss gibi hayalimissss
Çocukluğum yeşilçam'ın en nadide eserlerinden olan “neşeli
günler “ve “aile şerefini “bir milyon kez izlemekle geçti .( hala psiko gibi
bir çok filmi her gün izlemekteyim ana kanallarda pek mümkün olmayınca çareyi
ya nette ya da izleyicisi bir hayli az olan kanallarda buluyorum )öyle bir hal
aldı ki bu durum aklımda olmayan bir
cümle yok ezbere bağladım .Aile bağlarının çok güçlü ele alındığı
ve paranın fonda kaldığı bu tarz filmleri hayatıma uyarlamayı görev
edinirdim.Fakir olalım , kalabalık olalım ama huzurumuz hiç eksik olmasın
,kahkahalar evi çınlatsın evdeki eksiklikler çok olsun ama azar azar alalım
bendeki acıya meyil o yaşlarda belli etmiş kendini ama farkındalık söz konusu
değil . Hatta var mısın yok musun
yarışma formunu doldururken allah’ım nolur bana dönmesinler naparım ben o
parayı nerede harcarım gibi bir düşüncesi olan ben ilk 5 e girerim
anormallikte.Annemin öldüren baskısıyla gönderdim zaten asla kendi tercihim
değil bir keresinde de biçki dikiş kursuna göndermişti bir ısrar bir kıyamet
zaten körüm benim gibi adam ne yapar orada.Hocamız beni ve saz arkadaşlarımı
hiç sevmemişti ,bizde ona bayılmıyorduk zaten....
Aile iletişimine hep
önem verdim, bir arada olmayı vakit geçirmeyi görev edinmeyi bir türlü beceremesem
de bir kaç kadeh şarap sonrası bunu dram yapıp hüngürrrrr hüngür ağladığımı söyleyen
çoktur .Max ‘i düşünüyorum adam evlilik için yaratılmış öyle ki bu kurumun
ucundan ve bucağından geçmeyen beni bir yılda evliliğe hazır hale getirdi ,planlarda
bir değişiklik olsa beyninin etini yiyorum o derece hazırım.Tatlı, az öz
tasarımla renklendirilmiş bir evimiz
olsun , yavrularımız ( 3,4,5 ) kitaplarım , sıcak içecek türleri bir de bazen
sosyal aktivitelere ayrılacak aile sosyal bütçesi…Başka ne isteyebilir ki insan ..(kişisel
masraflarımı hiç hesaba katmıyorum o zaman işin büyüsü bozuluyor )
13 Ekim 2012 Cumartesi
ithaki !...
Sene 2003 lise mezuniyetimin ardından 3 yıl geçmiş ben
sıdıkamsı hayatıma adapte olmuşum ara sıra gelgitlerim oluyor tabi ay
üniversite sınavlarına girse miydim acep diye lakin bu düşünce balonu uçuveriyor başımın üstünden
alıyorum kocaaaa bir cips ve kola arıyorum keyfimin kahyasını ..
O dönemler sosyal hayat sıfırın altında nedense asosyal
triplerdeyim kimseyi göresim yok hele hele şehir dışında üniversite hayatına
adapte olmuş arkadaşlarla iki dakika zor konuşuyorum telefonda ayy bebeğimmmmm
napıyosun sen amaaaaa!!! Ya bu kızların çocukluklarını biliyorum nasıl bu kadar
asimile olmuş bunlar gören sabancının kızları sanır afra tafra oooo bini bin
para ..
Mekan olarak tercih ettiğim tek yer ithaki kafe ,bazen
arkadaşlarımla ki çoğu zaman yalnız vaktimin çoğunu geçirmeye ölümüne
gönüllüydüm burada.Farklı siyasi görüşlerin çarpıştığı ,tavlanın masalardan
eksik olmadığı avuç içi bir cafe .İç dizaynda sizi rahatsız edecek en ufak bir
ayrıntı yok ,özgün müzik ile tanışmam bile bu döneme rastlar müziğin sesi
arkadaşınızla sohbetinizi bölmeyecek kadar ince ayarlıdır.Buraya gelen insanlar
bellidir biz bize havası vardır .Kivi içiyorum o dönem deli gibi jelibonun sıvı
hali sanki .Ve o minicik kafeye talebin bu kadar fazla olması henüz müptelası
olmamış iken nekka şaşıtmış idi beni ayakta masa kapmaca oynadığımız dönemler unutmaya meyil olmaksızın aklımda .
Belirli bir dönemi hatırlatır bana ithaki liseden
üniversiteye giden yolda mola verip kendimi dinlediğim tek yer .Patron şu sese
bayıldım bu kim o kim derken koca bir ithaki arşivi oluşturduğum mekan.Şimdi
başka bir yere taşındı bende reklam görüşmesi için gittiğimde rastgele buldum
yeni adresini .Yine küçük bir mekan , yine aynı tasarımlar , ve etkileyici
müzik…Sanki hiç ara vermemişim gibi ...İthaki demek ruhun özüne inmek içinizi
bir güzel dinlemek demek …
8 Ekim 2012 Pazartesi
Redd
Max ‘in en sevdiği gruptur.Aşk tesadüfleri sever filmiyle
daha da popüler olan grubu daha önce dinleme, sevme fırsatı bulan max için bir
gurur tablosudur bu durum .Arkadaşız o dönemler ,bir reklam ajansında
çalışıyorum ,şirketim kurumsal olduğumuzu düşünüyor ,performansımızı arttırmak
adına grup terapisi bile sağlıyor ama maaşlarımızı vermiyor , şirket aracı da
yok yürü babam yürü ..Arşınlıyoruz memleketi her hafta bir ayakkabımın topuğu
sizlere ömür e maaşı da alamadığımızdan bulduğum bir ayakkabıcıda onarımını
sağlıyorum düzenli aralıklarla .Saygıdeğer patronumda elimde ki ayakkabı
çantasının peşinde pişkin pişkin soruyor; maaş yok dolayısıyla yeni bir ayakkabı
da yok diyen bana öldürücü hatta süsücü bakış fırlatıyor elit görüntüsünün
ardında yatan kıroyla …
Neyse yine bir gün akşama kadar tasarım, görüşmeler derken bitmiş bacaklardaki derman , max beni uçurdu bronx ‘a gece 23:00 gibi
çıkması beklenen grup 01:00 de çıkınca e bar haliyle oturma gibi bir lüksüm de
olmayınca bulduğum bir köşeye siniyorum.Elimde sımsıkı tuttuğum çantamla üç
aylığını almış çantasına gözü gibi bakan emekli teyzelere benzetiyorum kendimi
.Max deli gibi eğleniyor tüm şarkıları biliyor e sadece Donkişot şarkısını
bilen ben bekliyorum sıra gelsin de kadife sesimle eşlik edeyim diye .
Bir üniversite grubu var yanımızda tipler üç gün durmaksızın
incelenecek türden bir bonus var ömrümün
sonuna kadar bakabilirim o nasıl bir şeydi yaaa tanrı korusun!Aralarında en
normalleri minicik yapılı bir kız nereden diyor sakaryadan diyorum oooooooo
sıkı fun olayı diyor evet diyorum o cümleyi de duydum da yerimde sekiyorum çok
eğleniyormuş pozları filan sonra en sevdiğim şarkısını soruyor bildiğim tek
şarkının da adını unutuyorum max i arıyorum yana yakıla hemen öğrenip söylüyorum ama rezillik diz boyu
..
Genel de soft takılan bu grubun o akşam hard takılması ise
kaderimin bana başka bir oyunu .Konser bitmeden ben bittiğim için halime üzülüyor ve
çıkarıyor bardan beni. Takside uyuyacağım neredeyse otoparka geldiğimizde
aracımızın çalınacağına olan inancım tavan ,gecenin bir yarısı bir de mantara
takılarak düşme tehlikem …Yalımın çapkını ki o zamanlar arkadaşız bana kör gibi
bakıyorsun diyor kopmamak için zor tutuyorum kendimi deli gibi yükselen
kahkahalar …
Nedir bunları bana yazdıran ? 19 ekim yine aynı mekanda yine redd konseri..Anıları
tazelesek mi diyoruz ,çift olarak gideceğiz bu sefer mekana bir yılda neler
değişti neler.Hem favori şarkımda değişti bu süreçte kesinlikle “her neyse”
Bütün gece kız kıza !!!
Yorgun hissediyorum henüz 6 saat uyumaya alışabilmiş değilim
ama buna rağmen sabah neşeli ve son derece dinamik uyanmam max ‘in şaşırmasına
sebep olmakta( kafasışaşkın adam )dün biraz paparayı yedik birbirimizden
hararetli dakikalar yaşadık sebebi gelecek planları ve elimizde olmayan
değişiklikler elde olmayınca tut çeçeni sevdiğine daha bir sıkı sarıl değil
miii yokkkkk vıdı vıdı vıdı yedim adamın beynini ..Gece haliyle erken uyumak
istedi lakin tribimiz 1saat bile sürmedi ay ben kocabaşımdan nasıl uzak olurum
tanrımaaaa!!!
Benim komşu kızı ki aile dostumuzdur kendileri konak
işletmeciliğine yerleşti hem de ek yerleştirme sayesinde .Konya ya uğurladık gece
bir tas su dökerek arkalarından , bir duygu seli filan yalnız kalmasınlar diye
bir de kız kıza alem yaptık dün gece 7 de kalkacağım kimin umrunda …Max ‘ de
canım benim gece muhabbet ve günün analizini yapmak istiyor bense onu uyutma
çabalarında haydi gözünü kapat sevgilim diyorum duygulu , hömküre hömküre
ağlayacağın güzellikte bir şarkı
söyleyeceğim billur sesim ile eledim eledimmmm bebek beledimmmm ( bu beleme işi
biraz duygudan uzaklaştırıyor beni ama yılmıyorum asla devam ) asker eyledimmmm
obaaaa!!!max gülümseyince nasıl sarılmak istiyorum kuzuma uyuyor beni kızlara
emanet ederek …
Herkeste bir dünya dedikodu , yolunda giden tek bir hadise
yok bolca gülüyoruz yeme içme gırla ..Komşu kızı ranzanın üst kısmını ayarlıyor
bana ,tırmanma şeridini aşıp yatağıma uzanıyorum hımm miss ! Sabah alarmın
sesiyle uyanıyorum hemen bir şarkı patlatıyorum , hava nasıl oralarda üşüyor musun ? haydeeee !! Ranzanın
altında ikamet eden kankam dikkat et
diyor merdivenlere armut gibi düşme ..
İri Mevlana şekerim şuan Konya Beyşehir gölü civarında yurt
arayışında kendisine bol başarı dolu bir üniversite serüveni diliyorum çok
öpüyor mary onu …
6 Ekim 2012 Cumartesi
İş başııı 'mmm!!!
Max ile okey yüzünden kapışmamızın ardından uyku tutmadı
beni, dön dön dön halay çekeceğim öyle enerjiğim iş ilanlarına göz gezdiriyorum
butik bir dil kursu ,sempatik hemen gönderiyorum cv mi pozisyon eğitim
danışmanı saat 01:45 .Ertesi gün çok da tarzım olmayan bir şey yapıyorum
zırıl zırıl çalan telefonu açıveriyorum (bende kayıtlı olmayan bir numarayı genelde
açmam )iş görüşmesi için randevu veriliyor , tam da evden çıkıyordum hemen
uğruyorum bol kahkahalı bir görüşme akabinde akşam işe alındım haberi.Bazı
şeylerin hakikaten irade dışı geliştiğine inandırıyor beni bu durum cv gönderdim ama bu kadar çabuk bir gelişme
beklemiyordum mülakatların kraliçesi olacağım son bir yıldır.Sektörleri ise
yazmam için günler geceler yetmez.Efsane oldu benim iş durumum max ile komedi
konumuz ..
İlk iş günüm süper geçti iyi insanlarla çalışıyorum en başta
bunu hissediyorum.İkinci gün derken bugün üçüncü günüm .İlk iş günümün gecesi
annemde dahil herkes yüzüme bakıyor olumsuz bir durum sezinleseler hemen anlayacaklar
genelde bir gün çalışırım tek bir gün ..Lakin sevdiğimi anlayınca yüzleri
gülüyor uzunca bir zamandır gecelerin kızı olduğumdan sabah 7:20 de kalkmak
beni yıpratsa da zamanla alışacağımı ümit ediyorum.Sabah tertemiz havayı içime
içime çekmeyi yürümeyi gerçekten çok özlemişim.Mutluyummmm hem de bir hayli
yalımın çapkınına hediyeler almak istiyorum ,kahvaltılara götürmek sonra da
sarılmak sarılmak …Yeni iş hediyemi istemeyi unutmamalıyım.Geçen ay
tek bir gün ki performansımı da ödüllendirmişti kendisi …
Aaaa bu arada asıl bomba hadise canımın babasının benimle
tanışmak istemesi ..Çok mutlu oldum yakın bir dönemde bir kahvaltı
organizasyonunda buluşacağız .Güzel haberleri aktaracağım tabi haydeee kalalım
sağlıcakla …
1 Ekim 2012 Pazartesi
Yolcudur Abbas bağlasan bıyıklı ile durmaZZZZZZ !!!
Max ile istanbul’da güzel bir gün geçirmişiz , yeni mekanlar
keşfetmiş Hatay sofrasına değinmiş bir de Gülhane parkında ki o meşhur ceviz ağacını görmeye gitmişiz
.Diyorum ya gün bomba ara ara birbirimizin canını sıkmakta durum tazeyken
dayanamayıp birbirimize çalım atmaktayız ..Berabereyiz sevgide eşit kızgınlıkta ..
Terminale gider gitmez alırız biletimi.Üniversite döneminden alışkanlığımdır 12 ya da 21 numaralı
koltuklarda oturmak özel bir nedeni olmamakla birlikte 21 de hep rahat
etmişimdir orta kapının hemen yamacında ki koltuktur ,buzdolabına ( serinnn
içeceklerin bulunduğu o eşsiz alana yakındır ) kısaca rahat işte unutmadan bir
de cam arasında perde bölmesi yok dolayısıyla büyük ekran izliyorsunuz dışarıyı
.Max ile vedalaşınca çok ta memnun olmadığım 28 numaralı koltuğuma yönelirim
,anaaaaa!!!! Yaşlıca bir kadın oturmuş saltanat kayığına yaslanmış cama da bana
sanki rahatsız etmişim gibi bir afra tafra .Yaşlı diye gram tepki vermiyorum
tanrı şahit , max. de hoşgör işaretleri yapıyor dışarıdan biliyor tersim kıl .Yolculuk
15 dakika rötarlı başlıyor duasını ederken eteğimin kısalığına böcek görmüş gibi bakıyor istifimi bozmadan ikea kataloğumu inceliyorum işaretliyorum da
beğendiğim eşyaları estetik olan her bir şeye merakım bir hayli fazlaca
unutuyorum bayan bıyıkla yan yana olduğumu.Muavin kahve servisi yaparken meyve
suyu istiyor bizimki koluma çarparak alıyor bardağı Allah razı olsunnnn
yavrum diye methiyeler düzüyor muavine bana kıl sebebini anlayamasam da
davranışları bağırıyor kadının .Şekersiz kahve beni motive etti ,yeniledi ,tazeledi derken
boşları toplayan muavinin çöp poşedine fırlatarak atıyor bardağını elbisem
kolum meyve suyu o an onu öldürmedim yaa hala kendime şaşıyorum .İnsanların
nasıl anlarda katil olabileceklerini daha net kestirebiliyorum .Kadın kısmısını
zaten anlayamam birbirine bu kadar kıl , zarar veren bir ırk yok .Küçükken
oyuncaklarını, yetişkinken işini ve eşini ,yaşlıyken emekli maaşını kaçırırlar
birbirinden .Hep sahip olduklarının değil olamadıklarının peşinde olan bu ırkın
özelliklerini taşımadığım için binlerce şükür tanrımaaaa!!!Elbisemi silerken
bakıyorum bizimki yandan yandan beni kesiyor meyve sulu bıyıklarının ardından eh be kadın pişkinsin ; ama o güneşte
nasıl yakıcı gözüne gözüne geldikçe
bende keyifler bomba kitabımı da açmışım arada göz atıyorum pişti pala
remziye piştiiiii …
Son bombası inerken beni ittirmesi kardeşim otobüs 45
kişilik inişler oturma düzenine göredir bu böyledir yani en arkadaki selvi
boylu adamların önümüze geçmesiyle düşürecek beni pala , inmeden bir fenalık
yapayım dedim ama sabır olayım sonuna kadar devrede şaşıyorum kendime ben bile
.
Max ‘e henüz bunları anlatamadım çünkü eve geldiğimde
kankalar bizim evi istila etmiş geceye kadar bizdelerdi hoş sohbet o bu derken
geç oldu tam sevgiliye zaman ayrılacak bir güzel iletişimde olacağız dediğimiz
saatlerde okey yüzünden girdik birbirimize .Konu o kadar basit ki
detaylandırmayacağım lakin üzgün uyuyacağım ….
28 Eylül 2012 Cuma
Bu kadın başka bir şey !!! CONCHA BUİKA ….
1972 yılında Mayorka adasının
Palma şehrinde dünyaya geldi. Mayorka’da birçok sanatçıyla iş yapan Buika, 2000
yılında Las Vegas’a geldikten sonra keşfedildi. Madrid’e dönen ve ilk albümünü
kaydeden şarkıcı, kendine özgü bir tarz yakalamayı başardı.
İkinci albümü Javier Limon’un
prodüksiyonunu yaptığı ikinci albümü, “MI NIÑA LOLA”, İspanyol Müzik
Ödülleri’nde, En İyi Prodüksiyon ve En İyi İspanyolca Albüm dallarındaki
ödüllerini kucakladı ve birçok festivalde eleştirmenler tarafından göklere
çıkartılarak geri döndü.
Buika üçüncü albümü "Niña
de Fuego"; Geleneksel copla şarkılarını tekrar ziyaret etti ve ilk kez
kendi kaleminden çıkan şarkılara yer verdiği bir albüm yaptı.
Flamenko, caz ve rumba
ritimlerini harmanlayarak yaptığı müzikle dünya çapında büyük bir hayran
kitlesine sahip olan, çağdaş dünya müziğine kendi imzasını atan İspanyol
şarkıcı Buika, Kübalı caz piyanisti ve ünlü besteci Chucho Valdez ve
dörtlüsüyle canlı kaydettiği yeni albümünün dünya turnesi kapsamında 19
Temmuz 2010 İzmirliler'e unutulmaz bir gece yaşatan İspanyol aşk şarkılarının
efsane sesi Buika, 20 Temmuz 2010 akşamı 17. Uluslararası İstanbul Caz
Festivali’nde sahne aldı.
“El Último Trago” adını verdiği
son albümünde Buika ünlü Meksikalı efsane şarkıcı Chavela Vargas’ın 90. doğum
gününü kutluyor. Albüm Vargas’ın en güzel şarkılarını Buika yorumuyla
dinlemenin eşsiz keyfini dinleyicilerle paylaşıyor.
İspanya’nın Grammy’si olan
“Premio de la Música” ödülü sahibi Buika’nın New York konseri The New York
Times eleştirmeni Jon Pareless tarafından “Mucizeden başka bir şey değil”
şeklinde değerlendirmişti. Gitar, piyano, bas ve çello gibi birçok enstrümanı
da çalabilen şarkıcı için sahne, kendisi ve izleyiciyle derin bir bağ
kurabildiği bir mekân olduğu için önem taşıyor.
Onun sesinden etkilenmek için aynı dili konuşuyor olmaya
gerek yok..Gecelerimin yıldızıdır kendisi
defalarca dinlediğim ve her seferinde bende hayranlık uyandıran sesin
sahibi . Falsa moneda şarkısı dilimden hiç düşmüyor ve max ile düğünümüzde
dans şarkımız bu olsun istiyorum.Buika ve max … Mary başka ne isteyebilir ki
…Dinleme fırsatı bulamayanlar ya da adını ilk kez duyanlar buika ' yı dinlemeden
ölmeyinnnnn !!!!!
27 Eylül 2012 Perşembe
Gözlük…
2001 yılıydı galiba baş ağrısı nöbetlerimin normal
olmadığını kabullenip kanser olduğumun düşüncesi ile debeleniyorum kaç yılım
kalmıştır acaba ay tam da ömrümün baharında daha kariyerimin başında ölmeseydim
keşke derken ablam bir göz doktoruna git bence dedi ..Olmaz dedim, ya gözlerim
12 lerdeyse? göksel gibi, lens bile kar etmez ve tuhaf tuhaf bakarsam insanlara (
gözlerim güzeldir , gözlerim hoştur dostlar ,konuşmama gerek kalmaz çoğu zaman,
güzel konuşurlar ) neyse ablamla düşeriz hastane koridorlarına ben 2 derece de
miyop olduğumu ve sol gözümde astigmat da olduğunu öğrenince sinir krizleri
geçirirken ( asıl mesele gözlük takma yoksa 6 olsa yine de üzülmeyeceğim) ablama
da gelmişken boş gitme sende lazım olur diye verilen dinlendirici gözlük …Nasıl
egomu tatmin etti nasıl ..
Gözlük seçimi bir hayli çetrefilliydi neyse ki o dönem
çerçevesiz gözlükler trend hemen
alıyorum.Takar takmaz da ne kadar kör olduğumu anlıyorum dünya nasıl net gözüme
.İnsanların ayrıntıları nasıl sinir edici şehrim çirkin kızlarla doluymuş
gözlük hani şu 3 boyutlu gözlükler gibi takar takmaz şipşak değişiyor her şey..
Gözlüğü ev harici takmadım evde de taktım ama uzaklara
bakmadım göz işim tam bir muamma ama vicdan yapmamak için hala kullanıyorum bu
3. Çerçevem …
Gözlük kullanımının bazı zorluklarını maddelendireyim dedim
;
1-bulaşık makinesinin kapağını asla gözlüklüyken açmayınız
buhar sizin körlüğünüzü yüzünüze yüzünüze vururken makinenin bile sizinle dalga
geçtiğini düşünüp atarlanırsız
2-kışın otobüslerden inip de o soğuk hava dalgasıyla çarpışan camlarınız
yeni bir sinir harbine neden olacaktır ( hele de yağmur da; silecek taktırmayı
düşündüğüm boldur )
3-sevdiğinize doğru düzgün sarılamazsınız aman gözlüğüm
kırılmasın çok para verdim filan derken gümmmmmmmmmmmmmm gitti aşksal saatler
4-evinize gelen küçük yaramaz veletler korkulu rüyanızdır en
az pc ve dokunmatik telefon kadar ilgi duyuyorlar gözlüğe dikkattttttttttttttt
!!!!
5-biri şaka yapmak için kafanıza bir şey attığında nasılda
denk geliyor bilmiyorum o gözlük iki büklüm yerlerdedir .asabiyet tavan
6- kör , köstebek , burnunun ucunu görmez gibi lakaplar
cabası
Sevgilim ile en son buluşma mekanımızda aracını görmeyip
başka araca yönelmem onu bir hayli güldürmüştü .Harbi körmüşüm bir de ne
demişti ? safmışım ….
25 Eylül 2012 Salı
Falanca kızı !!
Anne ve babasının ikici evliliklerinden olan çiçek aşk ve
sevgi tomurcuğu değildi maalesef.Sadece biri ona argo sınırını aşıp küfür etti
diye birini öldürüp cezaevine girecek kadar gözü kara bir baba.İlk evliliğinde
türlü sorunlarla karşılaşıp çareyi ikinci evliliğinde arayan bir anne .Çılgın
bir abla ve psikopat sınırlarını zorlayan bir erkek kardeş akıl almayacak kadar
az parayla yaşamlarını sürdürmeye çalışan bir aile çiçeğin ailesi …Güzel bir
kız çiçek havalı, dalgalı uzun saçları , simsiyah gözleri yaşıtlarına göre
biraz daha alımlı …
Ablası daha ergen denecek yaşta iken karşı komşunun oğluna
kaçınca tüm ilgi çiçeğin üzerinde toplanır aman bari bu kızı kaçırmayalım
okuldan da alalım zamanı gelince başlık parası ile köşeyi döneriz.. Evet yıl
2012 ( batıda yaşanıyor ) Çiçeğin sevdiği bir çocuk var çocuk diyorum yaşları
oldukça küçük her ikisinin de kız evlenelim dedikçe üniversiteyi bahane
gösterir sevgili ,daha askerlik var, gelince sağlam bir işe girme durumu, e
birde gönlü o vakitte isterse çiçeği
evlenecekler.Ama kazın ayağı öyle değil kız hemen evlenip yuvasını kurmalı
aslında o kusursuz eşin ,evliliğin yada hayat standartlarının peşinde
değil babasının seçtiği ( para miktarı
ölçüt ) kişiden ziyade ilk sevdiceğinle hayatını sürdürmek tek gayesi bu …
Bir gün evlerine giren parayla hesap yapıyoruz hep açık var
gider çok ama para akışı yok .Şükrediyor haline çoğu zaman az yiyor , az
konuşuyor günlük yaptığımız bir çok eylem ona lüks geliyor.Aileyiz ve evimiz
var ya mutluyum diyor ..
Bir gün bir kaçamak yapıp ailesine yalanı söyler hopppp sevdiğinin
yanına .Aile çakal tabi hop moppp derken
eve getirirler çiçeği bir dizi yasakla devam eder hayatına .Elinden hiç
düşürmediği ikinci el telefonu hep aktif bazen asosyal hissediyorum kendimi bu
kızın yanında .Sevdiğine baskı yapıyor ailesiyle tehdit ediyor gözü kara yeter
ki yapsın bir düğün huzurlu olsun.Ama hiç te düşündüğü gibi gelişmedi hadise
oğlanın babası hayatta olmaz bu iş dedi o bir küfüre dünyayı yakan adamsa tıs
pıs döndü evine hiç bir şey olmamış gibi
.Çiçeğin son umudu olan baba da bu işi çözmeyince gözü yaşlı sevdalılar gibi
dolanıyor bin bir umutla ne desek inanacak akıl almaya meyilli gibi ama kafasındakini yapacak kadar
kurnaz asla saf değil .Taşınmalarından sonra 7000 e kız verilmiş varlıklı bir
aileymiş babası da bir ton borcun içinde debelenirken takım elbiseleri dizmiş
sıra sıra ..
Haber alamıyoruz şu an kendisinden …Aslında yaşananlar
kişilerin suçu olduğu kadar değil de , mantığa sığmaz faaliyetler asgari ücret
/ 4 ile yaşamaya çalışan 4 insan .Kimileri şanslı doğar kimileri de kullanamaz şansını …..
23 Eylül 2012 Pazar
Yılımızın dönümüüüü !
1 Eylül 2011 dünyanın en güzel tarihi akabinde 1 eylül 2012
yalı çapkınımın bana 365 gün 6 saat dayandığının ispatı olan yıl
dönümümüz.Mekan araştırmaları şık şık giyimler ,saçlardaki ahenkler makyaj ve
ayakkabı da ki özen,minik bir yıl dönümü anısı ve bir sürü ayrıntı .Akşam
yemeği için nihayet türlü hazırlık ve
evrelerden geçen çift buluşurlar.Tanrıma!!!nasıl da özenmiş kocabaşım nasıldaaa.Mekan belirledin mi der ve derim ki sürr canım sürr sanki
konuşan araba kitt bizimkisi komut vermeksizin uçuyor saklıgöl ‘e…
Saklıgöl bizim tartışmamızı da bilir sevgi kumkuması
dönemlerimizi de gazete keyiflerimizi de son kuymak çatışmalarımızı da dolayısıyla
en doğru mekandayız .Artık tanıdık tipler olduğumuzdan güler yüzle karşılanırız
güzelllll bir akşam yemeği ,hoş sohbetler iyi ki beraberiz vur tahtalara
dedirtecek türden cümleler..
Benimle bir yıl geçiren yorulmayan savaşçım'a ödül olarak plaket yaptırdım ! anammmmmmm ne çetrefilli günler geldi geçti ne günler ama inanılmaz
bir ilerleme kaydedildi iletişimde ,empati yeteneğimizde .Benim hediyelerim ise
bu bir yılda beni mutlu eden her bir şeyi düşünmüş çantalara doldurmuş max.
Öncelikle kitaplarım , kırtasiye malzemelerim ,jelibonlarım ( bütün kış
jelibona boğdu beni bu güzel adam )yeni iş hediyem ( yarım gün , bir gün de
çalışsam incedir kendisi asla atlamaz , ciddiye de alır performansımı )veee
kozmetik ürünlerimmmmmmmmmmmmmmmmm o sıkılmalık yanaklar nasıl sıkılmazzz oy oy
oy …
Akabinde pastamızzz!!! Pasta boyutu yıldan yıla büyüyecekmiş
nasipse 10. yılımızda 5 katlı kesmeyi düşünüyoruz.Gecenin sonunda bakıyoruz
birbirimize bu kadar iyi hissetmenin hissiyle sarılıyoruz ..Bu adam candır
dostlar ..Gözü kapalı güven duyarsınız ister bir gün tanıyın ister 40 yıl hep
aynı tavır ,efendilik …
Bu yüzden bir yılımı değil hayatımın kalan tümmm yıllarını
geçirmek istiyorum onunla ..Ve çok teşekkür ediyorum kalbimin orta yerinde
kurduğu cumhuriyet için …
21 Eylül 2012 Cuma
Kadın olmak (?)
Yüklenen bir dizi sorumluluğu isteyerek ya da istemeyerek
üstlenme zorunluluğu olan varlık.Küçük bir kızken başlar bu ciddiyetle büyütülme
dürtüsü.Boy biraz uzadı mı etekler de uzamalı , aman erkek arkadaşınız olmasın
kızlar kızlarla oynar uyarıları.( defalarca ikaz almama karşın çıkmaz
sokağımızda en samimi arkadaşlarım Oktay ,muzaffer ve bülentti.Bulgar göçmeni
olan bir ailenin oğullarıydılar ,maç
yapardık hep kalede olurdum sorgulamaksızın onlarda deli gibi ip atlarlardı
bana meydan okurcasına benden çok daha iddialı. ) Taşınmaları ruhumu hüzne
boğmuştu hepsi can insanlardı babalarının vefatı ve muzafferin kaçırılması
arkadaşlığımızın bitmesine sebep olmuştu .Muzaffer psikopat adamın elinden
kurtuldu neyse ki şimdilerde çocukları bile olmuş çok sevindim adına.
Ortaokul ve lisede baskılar fazlalaşınca üniversite hazırlığından
sonra istediği şehre yerleşen bayanlar özgür olmanın tadını çıkarırcasına hiç
de tarzları olmayan mekanların ortamların müdavimi olurlar ama nasıl olmasınlar
ki ilk kez iradesiyle seçme şansına sahip, doğru yanlış bunların doğuracağı
sonuç çok da mühim değil orada olunacak ! Çünkü daha önce yasaklandı .
Okul uzar ama bir şekilde biter evlilik hayatı başlar
kadının .Bu kez aile baskısını unutan genç kadın eşinin türlü kısıtlamalarıyla
karşı karşıyadır fikir çatışmaları hat safhaya ulaşır empati yeteneğinden
yoksunluk ,benlik duygusu o kadar
öndedir ki tahammül etmeye evlilik kurumunu sürdürmeye hiç niyeti yoktur
denemiştir ve olmamıştır vicdanı rahattır.
Yazdıklarımı yaşanmışlıkları duyduklarımızı tümüyle
siliyorum hafızamdan .Kadın erkek ayrımı olmaksızın tek bir şey hayal ediyorum
.Bir gün uyanalım ve tümüyle değişsin düzen.Ahlak kavramı sokma akılla
işlenmeye çalışılmasın, şahıslar verdikleri kararların sonuna kadar arkasında
olsun ,kalp pusula ama akıl ön planda olsun.Kadın kadın gibi erkek erkek gibi
olsun demek yerine insan gibi olalım , insanca davranalım ,yaratılmışların en
akıllısı olan bizler beynimizi kullanmayı deneyelim cinsiyet ayrımı kimin
umrunda .Karşılaştırdığımız ve eşit olmasını istediğimiz kavramlar öylesine uç
ki ne benzeşen yönleri var ne de eşitlenebiliteleri …
Niye delirdim bunu da bilemedim ben gidip bir şeyler yiyeyim
…
20 Eylül 2012 Perşembe
halet-i ruhiye!!
Bugün Garfield gibiyim geç uyudum dolayısıyla çok da erken
uyanmadım saçma sapan şeyler yedim saçma sapan şeyler izledim odamdan
,yatağımın alanından dışarıya taşmadım bazı ihtiyaçlar harici .Evime gelen
arkadaşımı bile bu alanda konuk aldım şaka gibi ..Bazı günler her şer yolunda
olsa bile hüzün eğilimi hissederiz bunu da değişik nedenlere bağlarız sanırım
öyle bir gündeyim .Evden sadece çok yakınımızdaki mahalle bakkalına kadar gidip
kahvemin sadık dostu olan bitterimi de almasaydım havasızlıktan ölecektim.Max ‘
i hava almaya düşkünlüğüm sinirlendirir bazen.Araçtaysak bir de yaz ise ve
bende terlemeye meyillendiysem huysuzluğum neredeyse trafik canavarlığını
aktifleştirir max ‘in .Şehir içinde olmasak da
şu ayaklarımı camdan çıkarıp kamyon şoförleri gibi havalandırsam dediğim
ve sevdiceğimin beni öldüresi bakışlarıyla engellediği boldur.Sırf bu yüzden
kamyon ve tır gibi araçları sevdim ben yolların fatihi.. Bas gaza yavrum bas
gaza kim tutar seni bas gaza !!!
Neysem gelelim ruh hallerimize…Çalışmama isteğimin temel
nedenlerini düşünüyorum ve zorlanmadan buluyorum bazı olmazsa olmazları var
hayatımın ..Bunlardan biri aksar ise bende kayış kopuyor ay nasıl çekilmez bir
bayan oluyorum .Şöyle ki ; gece geç yatılır film izlenir sosyal paylaşım
siteleri gezilir beço ile msn de günün analizi yapılır abur ve cuburlar ölümüne
tüketilir max’e biraz daha geç uyuyalımmm diye yalvarılır ( bu senaryo hiç
değişmez adam 7 de uyanıyor o hayır dedikçe ben üstelerim o galip gelir ve uyur
tanrım !!! yalınlığa devam ) sabah haliyle geç uyanırım , odamı eşyalarımı bir
hayli incelerim psikopat gibi duvarlarımı izlerim .Günaydın msjına sevgilinin
sesini duyarak cvp veririm.Niyahet evrene paralel bu beden mutfağa gider
kahvaltılık ne bulduysa tepsiye tepeler doğruuuuuuuu odama ….Öğlede çalışan insanlar için günün yarısı bitmişken
ben yeni adapte olurum güne günlük planlarımı gözden geçiririm.Öğleden sonrası
her an değişebilitesi mevcut planlarımla geçer akşam ve gecelerim hep aynı
durum hep stabil …Son dakika gelişmelerin insanı olmadım hiç ( tanrım mühim felaketlerden
korusun )Mutluluğum için gerekli maddeler aşağıda nekka şans ki tatlı bir
resimde toplanmış .İşimi de seviyorum bakmayın çalışmadığıma !! Eğer alanıma
dair ucundan köşesinden birazcık sanat ,görsellik ,estetik barındıran bir işim
olsa bakınız hem mutluluğuma hem başarıma
….
18 Eylül 2012 Salı
Yaş 28 azizim !!!
Eylül ayını sevmem sonbahara bayılmam bu dönemde doğmam ile bağıntılı hiç değil .Yenilenmedir yaprak dökümü tazelenme ….17 Eylül gecesi nasıl heyecanlıyım nasıl .Çok saygıdeğer sevdiceğim sabahın köründe yola çıkacak Ankara – Sakarya macerası tam 3 bilemedin 3,5 saat sürecek ve akabinde yamacımdaaa bu mutluluk beni uykularımdan alıkoyuyor haliyle …Birde gecenin bir yarısı sinek sezonunun kapanışına aldırmayan özgür ruhlu bir sinek var kulağımın dibinde sesin batsın diyorum …Sussa bir ünite kan bağışlayacağım oysa safçığa .
Sabah babamın hakkımdaki olumsuz eleştirileriyle uyanıyorum ( kişiliğim hakkında olmadı hiçbir zaman , iş sıkıntısından dertli sanki süper işler buldukta biz çalışmadık /o ayrı )Hayırrr!!!!Diyorum keyfimin kahyası bugün dört nala koşuyor hiççç de aldırış edeceği yok sonra bir ara gardımı alıp ele alacağım bu konuyu ..
Max ‘ cim uzun uzun yolları aşmış gelmiş kollar açılır sarmalarım kendisini nasıl özlemişim.Bitmek tükenmek bilmeyen jestleriyle mest eder beni ay kalbini sevdiğim nasıl da bilir neleri seveceğimi ..Günümüz bolca atıştırmak ve pasta dilimleriyle geçer.Gelecek planları yapmak bunun üzerine konuşmak birde nargilesini hunharca sömürmesi keyiflendirir bizi , doğduğum gün ya hiç sinirlenmez bana bende bunu kullanırım hoyratça …
Pastamı paylaşmak istiyorum sizinle yemeğe kıyılacak türden değildi. Birde türlü hediyelerin içinde en sevdiğim hediyemi .Canımın annesine ait olan bu kitap 1975 yılına ait ,o dönemde 4. Sınıf öğrencisiymiş …İnanılmaz ruhumu okşadı bu hediye ,kitaplara bayılırım mutluluğumun hep büyük yüzdesini oluştururlar bir de bu anlamlı hediye sevince boğuyor beni …
Seni seviyorum max. Her geçen gün göğe yükselen sarmaşıklar gibi büyütüyorum sevgimi hiç bitmeyen bir enerjiyle…
iyi ki de doğmuşum laa ….
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)