28 Eylül 2012 Cuma


Bu kadın başka bir şey !!!  CONCHA BUİKA ….

1972 yılında Mayorka adasının Palma şehrinde dünyaya geldi. Mayorka’da birçok sanatçıyla iş yapan Buika, 2000 yılında Las Vegas’a geldikten sonra keşfedildi. Madrid’e dönen ve ilk albümünü kaydeden şarkıcı, kendine özgü bir tarz yakalamayı başardı.
İkinci albümü Javier Limon’un prodüksiyonunu yaptığı ikinci albümü, “MI NIÑA LOLA”, İspanyol Müzik Ödülleri’nde, En İyi Prodüksiyon ve En İyi İspanyolca Albüm dallarındaki ödüllerini kucakladı ve birçok festivalde eleştirmenler tarafından göklere çıkartılarak geri döndü.
Buika üçüncü albümü "Niña de Fuego"; Geleneksel copla şarkılarını tekrar ziyaret etti ve ilk kez kendi kaleminden çıkan şarkılara yer verdiği bir albüm yaptı.
Flamenko, caz ve rumba ritimlerini harmanlayarak yaptığı müzikle dünya çapında büyük bir hayran kitlesine sahip olan, çağdaş dünya müziğine kendi imzasını atan İspanyol şarkıcı Buika, Kübalı caz piyanisti ve ünlü besteci Chucho Valdez ve dörtlüsüyle canlı kaydettiği yeni albümünün dünya turnesi kapsamında  19 Temmuz 2010 İzmirliler'e unutulmaz bir gece yaşatan İspanyol aşk şarkılarının efsane sesi Buika, 20 Temmuz 2010 akşamı 17. Uluslararası İstanbul Caz Festivali’nde sahne aldı.
“El Último Trago” adını verdiği son albümünde Buika ünlü Meksikalı efsane şarkıcı Chavela Vargas’ın 90. doğum gününü kutluyor. Albüm Vargas’ın en güzel şarkılarını Buika yorumuyla dinlemenin eşsiz keyfini dinleyicilerle paylaşıyor.
İspanya’nın Grammy’si olan “Premio de la Música” ödülü sahibi Buika’nın New York konseri The New York Times eleştirmeni Jon Pareless tarafından Mucizeden başka bir şey değil” şeklinde değerlendirmişti. Gitar, piyano, bas ve çello gibi birçok enstrümanı da çalabilen şarkıcı için sahne, kendisi ve izleyiciyle derin bir bağ kurabildiği bir mekân olduğu için önem taşıyor. 

Onun sesinden etkilenmek için aynı dili konuşuyor olmaya gerek yok..Gecelerimin yıldızıdır kendisi  defalarca dinlediğim ve her seferinde bende hayranlık uyandıran sesin sahibi . Falsa moneda şarkısı dilimden hiç düşmüyor ve max ile düğünümüzde dans şarkımız bu olsun istiyorum.Buika ve max … Mary başka ne isteyebilir ki …Dinleme fırsatı bulamayanlar ya da adını ilk kez duyanlar buika ' yı dinlemeden ölmeyinnnnn !!!!!

27 Eylül 2012 Perşembe


Gözlük… 

2001 yılıydı galiba baş ağrısı nöbetlerimin normal olmadığını kabullenip kanser olduğumun düşüncesi ile debeleniyorum kaç yılım kalmıştır acaba ay tam da ömrümün baharında daha kariyerimin başında ölmeseydim keşke derken ablam bir göz doktoruna git bence dedi ..Olmaz dedim, ya gözlerim 12 lerdeyse? göksel gibi, lens bile kar etmez ve tuhaf tuhaf bakarsam insanlara ( gözlerim güzeldir , gözlerim hoştur dostlar ,konuşmama gerek kalmaz çoğu zaman, güzel konuşurlar ) neyse ablamla düşeriz hastane koridorlarına ben 2 derece de miyop olduğumu ve sol gözümde astigmat da  olduğunu öğrenince sinir krizleri geçirirken ( asıl mesele gözlük takma yoksa 6 olsa yine de üzülmeyeceğim) ablama da gelmişken boş gitme sende lazım olur diye verilen dinlendirici gözlük …Nasıl egomu tatmin etti  nasıl ..
Gözlük seçimi bir hayli çetrefilliydi neyse ki o dönem çerçevesiz  gözlükler trend hemen alıyorum.Takar takmaz da ne kadar kör olduğumu anlıyorum dünya nasıl net gözüme .İnsanların ayrıntıları nasıl sinir edici şehrim çirkin kızlarla doluymuş gözlük hani şu 3 boyutlu gözlükler gibi takar takmaz şipşak değişiyor her şey..
Gözlüğü ev harici takmadım evde de taktım ama uzaklara bakmadım göz işim tam bir muamma ama vicdan yapmamak için hala kullanıyorum bu 3. Çerçevem …
Gözlük kullanımının bazı zorluklarını maddelendireyim dedim ;
1-bulaşık makinesinin kapağını asla gözlüklüyken açmayınız buhar sizin körlüğünüzü yüzünüze yüzünüze vururken makinenin bile sizinle dalga geçtiğini düşünüp atarlanırsız
2-kışın otobüslerden inip de  o soğuk hava dalgasıyla çarpışan camlarınız yeni bir sinir harbine neden olacaktır ( hele de yağmur da; silecek taktırmayı düşündüğüm boldur )
3-sevdiğinize doğru düzgün sarılamazsınız aman gözlüğüm kırılmasın çok para verdim filan derken gümmmmmmmmmmmmmm gitti aşksal saatler
4-evinize gelen küçük yaramaz veletler korkulu rüyanızdır en az pc ve dokunmatik telefon kadar ilgi duyuyorlar gözlüğe dikkattttttttttttttt !!!!
5-biri şaka yapmak için kafanıza bir şey attığında nasılda denk geliyor bilmiyorum o gözlük iki büklüm yerlerdedir .asabiyet tavan
6- kör , köstebek , burnunun ucunu görmez gibi lakaplar cabası
Sevgilim ile en son buluşma mekanımızda aracını görmeyip başka araca yönelmem onu bir hayli güldürmüştü .Harbi körmüşüm bir de ne demişti ? safmışım ….
Hey tanrım!!!! Tanrı benim gibi saflardan sizi korusun amen ……







25 Eylül 2012 Salı


Falanca kızı !!

Anne ve babasının ikici evliliklerinden olan çiçek aşk ve sevgi tomurcuğu değildi maalesef.Sadece biri ona argo sınırını aşıp küfür etti diye birini öldürüp cezaevine girecek kadar gözü kara bir baba.İlk evliliğinde türlü sorunlarla karşılaşıp çareyi ikinci evliliğinde arayan bir anne .Çılgın bir abla ve psikopat sınırlarını zorlayan bir erkek kardeş akıl almayacak kadar az parayla yaşamlarını sürdürmeye çalışan bir aile çiçeğin ailesi …Güzel bir kız çiçek havalı, dalgalı uzun saçları , simsiyah gözleri yaşıtlarına göre biraz daha alımlı …
Ablası daha ergen denecek yaşta iken karşı komşunun oğluna kaçınca tüm ilgi çiçeğin üzerinde toplanır aman bari bu kızı kaçırmayalım okuldan da alalım zamanı gelince başlık parası ile köşeyi döneriz.. Evet yıl 2012 ( batıda yaşanıyor ) Çiçeğin sevdiği bir çocuk var çocuk diyorum yaşları oldukça küçük her ikisinin de kız evlenelim dedikçe üniversiteyi bahane gösterir sevgili ,daha askerlik var, gelince sağlam bir işe girme durumu, e birde gönlü o vakitte isterse  çiçeği evlenecekler.Ama kazın ayağı öyle değil kız hemen evlenip yuvasını kurmalı aslında o kusursuz eşin ,evliliğin yada hayat standartlarının peşinde değil  babasının seçtiği ( para miktarı ölçüt ) kişiden ziyade ilk sevdiceğinle hayatını sürdürmek tek gayesi bu …
Bir gün evlerine giren parayla hesap yapıyoruz hep açık var gider çok ama para akışı yok .Şükrediyor haline çoğu zaman az yiyor , az konuşuyor günlük yaptığımız bir çok eylem ona lüks geliyor.Aileyiz ve evimiz var ya mutluyum diyor ..
Bir gün bir kaçamak yapıp  ailesine yalanı söyler hopppp sevdiğinin yanına .Aile çakal  tabi hop moppp derken eve getirirler çiçeği bir dizi yasakla devam eder hayatına .Elinden hiç düşürmediği ikinci el telefonu hep aktif bazen asosyal hissediyorum kendimi bu kızın yanında .Sevdiğine baskı yapıyor ailesiyle tehdit ediyor gözü kara yeter ki yapsın bir düğün huzurlu olsun.Ama hiç te düşündüğü gibi gelişmedi hadise oğlanın babası hayatta olmaz bu iş dedi o bir küfüre dünyayı yakan adamsa tıs pıs döndü evine  hiç bir şey olmamış gibi .Çiçeğin son umudu olan baba da bu işi çözmeyince gözü yaşlı sevdalılar gibi dolanıyor bin  bir umutla ne desek inanacak akıl almaya  meyilli gibi ama kafasındakini yapacak kadar kurnaz asla saf değil .Taşınmalarından sonra 7000 e kız verilmiş varlıklı bir aileymiş babası da bir ton borcun içinde debelenirken takım elbiseleri dizmiş sıra sıra ..
Haber alamıyoruz şu an kendisinden …Aslında yaşananlar kişilerin suçu olduğu kadar değil de , mantığa sığmaz faaliyetler asgari ücret / 4 ile yaşamaya çalışan 4 insan .Kimileri şanslı doğar  kimileri de kullanamaz şansını …..

23 Eylül 2012 Pazar


Yılımızın dönümüüüü  !

1 Eylül 2011 dünyanın en güzel tarihi akabinde 1 eylül 2012 yalı çapkınımın bana 365 gün 6 saat dayandığının ispatı olan yıl dönümümüz.Mekan araştırmaları şık şık giyimler ,saçlardaki ahenkler makyaj ve ayakkabı da ki özen,minik bir yıl dönümü anısı ve bir sürü ayrıntı .Akşam yemeği  için nihayet türlü hazırlık ve evrelerden geçen çift buluşurlar.Tanrıma!!!nasıl da özenmiş kocabaşım nasıldaaa.Mekan belirledin mi der ve derim ki  sürr canım sürr sanki konuşan araba kitt bizimkisi komut vermeksizin uçuyor saklıgöl ‘e…
Saklıgöl bizim tartışmamızı da bilir sevgi kumkuması dönemlerimizi de gazete keyiflerimizi de son kuymak çatışmalarımızı da dolayısıyla en doğru mekandayız .Artık tanıdık tipler olduğumuzdan güler yüzle karşılanırız güzelllll bir akşam yemeği ,hoş sohbetler iyi ki beraberiz vur tahtalara dedirtecek türden cümleler..
Benimle bir yıl geçiren yorulmayan savaşçım'a ödül olarak plaket yaptırdım ! anammmmmmm ne çetrefilli günler geldi geçti ne günler ama inanılmaz bir ilerleme kaydedildi iletişimde ,empati yeteneğimizde .Benim hediyelerim ise bu bir yılda beni mutlu eden her bir şeyi düşünmüş çantalara doldurmuş max. Öncelikle kitaplarım , kırtasiye malzemelerim ,jelibonlarım ( bütün kış jelibona boğdu beni bu güzel adam )yeni iş hediyem ( yarım gün , bir gün de çalışsam incedir kendisi asla atlamaz , ciddiye de alır performansımı )veee kozmetik ürünlerimmmmmmmmmmmmmmmmm o sıkılmalık yanaklar nasıl sıkılmazzz oy oy oy …
Akabinde pastamızzz!!! Pasta boyutu yıldan yıla büyüyecekmiş nasipse 10. yılımızda 5 katlı kesmeyi düşünüyoruz.Gecenin sonunda bakıyoruz birbirimize bu kadar iyi hissetmenin hissiyle sarılıyoruz ..Bu adam candır dostlar ..Gözü kapalı güven duyarsınız ister bir gün tanıyın ister 40 yıl hep aynı tavır ,efendilik …
Bu yüzden bir yılımı değil hayatımın kalan tümmm yıllarını geçirmek istiyorum onunla ..Ve çok teşekkür ediyorum kalbimin orta yerinde kurduğu cumhuriyet için …



21 Eylül 2012 Cuma


Kadın olmak (?)

Yüklenen bir dizi sorumluluğu isteyerek ya da istemeyerek üstlenme zorunluluğu olan varlık.Küçük bir kızken başlar bu ciddiyetle büyütülme dürtüsü.Boy biraz uzadı mı etekler de uzamalı , aman erkek arkadaşınız olmasın kızlar kızlarla oynar uyarıları.( defalarca ikaz almama karşın çıkmaz sokağımızda en samimi arkadaşlarım Oktay ,muzaffer ve bülentti.Bulgar göçmeni olan bir ailenin oğullarıydılar  ,maç yapardık hep kalede olurdum sorgulamaksızın onlarda deli gibi ip atlarlardı bana meydan okurcasına benden çok daha iddialı. ) Taşınmaları ruhumu hüzne boğmuştu hepsi can insanlardı babalarının vefatı ve muzafferin kaçırılması arkadaşlığımızın bitmesine sebep olmuştu .Muzaffer psikopat adamın elinden kurtuldu neyse ki şimdilerde çocukları bile olmuş çok sevindim adına.
Ortaokul ve lisede baskılar fazlalaşınca üniversite hazırlığından sonra istediği şehre yerleşen bayanlar özgür olmanın tadını çıkarırcasına hiç de tarzları olmayan mekanların ortamların müdavimi olurlar ama nasıl olmasınlar ki ilk kez iradesiyle seçme şansına sahip, doğru yanlış bunların doğuracağı sonuç çok da mühim değil orada olunacak ! Çünkü daha önce yasaklandı .
Okul uzar ama bir şekilde biter evlilik hayatı başlar kadının .Bu kez aile baskısını unutan genç kadın eşinin türlü kısıtlamalarıyla karşı karşıyadır fikir çatışmaları hat safhaya ulaşır empati yeteneğinden yoksunluk  ,benlik duygusu o kadar öndedir ki tahammül etmeye evlilik kurumunu sürdürmeye hiç niyeti yoktur denemiştir ve olmamıştır vicdanı rahattır.
Yazdıklarımı yaşanmışlıkları duyduklarımızı tümüyle siliyorum hafızamdan .Kadın erkek ayrımı olmaksızın tek bir şey hayal ediyorum .Bir gün uyanalım ve tümüyle değişsin düzen.Ahlak kavramı sokma akılla işlenmeye çalışılmasın, şahıslar verdikleri kararların sonuna kadar arkasında olsun ,kalp pusula ama akıl ön planda olsun.Kadın kadın gibi erkek erkek gibi olsun demek yerine insan gibi olalım , insanca davranalım ,yaratılmışların en akıllısı olan bizler beynimizi kullanmayı deneyelim cinsiyet ayrımı kimin umrunda .Karşılaştırdığımız ve eşit olmasını istediğimiz kavramlar öylesine uç ki ne benzeşen yönleri var ne de eşitlenebiliteleri …
Niye delirdim bunu da bilemedim ben gidip bir şeyler yiyeyim …

20 Eylül 2012 Perşembe


halet-i ruhiye!!

Bugün Garfield gibiyim geç uyudum dolayısıyla çok da erken uyanmadım saçma sapan şeyler yedim saçma sapan şeyler izledim odamdan ,yatağımın alanından dışarıya taşmadım bazı ihtiyaçlar harici .Evime gelen arkadaşımı bile bu alanda konuk aldım şaka gibi ..Bazı günler her şer yolunda olsa bile hüzün eğilimi hissederiz bunu da değişik nedenlere bağlarız sanırım öyle bir gündeyim .Evden sadece çok yakınımızdaki mahalle bakkalına kadar gidip kahvemin sadık dostu olan bitterimi de almasaydım havasızlıktan ölecektim.Max ‘ i hava almaya düşkünlüğüm sinirlendirir bazen.Araçtaysak bir de yaz ise ve bende terlemeye meyillendiysem huysuzluğum neredeyse trafik canavarlığını aktifleştirir max ‘in .Şehir içinde olmasak da  şu ayaklarımı camdan çıkarıp kamyon şoförleri gibi havalandırsam dediğim ve sevdiceğimin beni öldüresi bakışlarıyla engellediği boldur.Sırf bu yüzden kamyon ve tır gibi araçları sevdim ben yolların fatihi.. Bas gaza yavrum bas gaza kim tutar seni bas gaza !!!
Neysem gelelim ruh hallerimize…Çalışmama isteğimin temel nedenlerini düşünüyorum ve zorlanmadan buluyorum bazı olmazsa olmazları var hayatımın ..Bunlardan biri aksar ise bende kayış kopuyor ay nasıl çekilmez bir bayan oluyorum .Şöyle ki ; gece geç yatılır film izlenir sosyal paylaşım siteleri gezilir beço ile msn de günün analizi yapılır abur ve cuburlar ölümüne tüketilir max’e biraz daha geç uyuyalımmm diye yalvarılır ( bu senaryo hiç değişmez adam 7 de uyanıyor o hayır dedikçe ben üstelerim o galip gelir ve uyur tanrım !!! yalınlığa devam ) sabah haliyle geç uyanırım , odamı eşyalarımı bir hayli incelerim psikopat gibi duvarlarımı izlerim .Günaydın msjına sevgilinin sesini duyarak cvp veririm.Niyahet evrene paralel bu beden mutfağa gider kahvaltılık ne bulduysa tepsiye tepeler doğruuuuuuuu odama ….Öğlede  çalışan insanlar için günün yarısı bitmişken ben yeni adapte olurum güne günlük planlarımı gözden geçiririm.Öğleden sonrası her an değişebilitesi mevcut planlarımla geçer akşam ve gecelerim hep aynı durum hep stabil …Son dakika gelişmelerin insanı olmadım hiç ( tanrım mühim felaketlerden korusun )Mutluluğum için gerekli maddeler aşağıda nekka şans ki tatlı bir resimde toplanmış .İşimi de seviyorum bakmayın çalışmadığıma !! Eğer alanıma dair ucundan köşesinden birazcık sanat ,görsellik ,estetik barındıran bir işim olsa bakınız hem mutluluğuma hem başarıma  ….


18 Eylül 2012 Salı


Yaş 28 azizim !!!

Eylül ayını sevmem sonbahara bayılmam bu dönemde doğmam ile bağıntılı hiç değil .Yenilenmedir yaprak dökümü tazelenme ….17 Eylül gecesi nasıl heyecanlıyım nasıl .Çok saygıdeğer sevdiceğim sabahın köründe yola çıkacak Ankara – Sakarya macerası tam 3 bilemedin 3,5 saat sürecek ve akabinde yamacımdaaa bu mutluluk beni uykularımdan alıkoyuyor haliyle …Birde gecenin bir yarısı sinek sezonunun kapanışına aldırmayan özgür ruhlu bir sinek var kulağımın dibinde sesin batsın diyorum …Sussa bir ünite kan bağışlayacağım oysa safçığa .
Sabah babamın hakkımdaki olumsuz eleştirileriyle uyanıyorum ( kişiliğim hakkında olmadı hiçbir zaman , iş sıkıntısından dertli sanki süper işler buldukta biz çalışmadık /o ayrı )Hayırrr!!!!Diyorum keyfimin kahyası bugün dört nala koşuyor hiççç de aldırış edeceği yok sonra bir ara gardımı alıp ele alacağım bu konuyu ..
Max ‘ cim uzun uzun yolları aşmış gelmiş kollar açılır sarmalarım kendisini nasıl özlemişim.Bitmek tükenmek bilmeyen jestleriyle mest eder beni ay kalbini sevdiğim nasıl da bilir neleri seveceğimi ..Günümüz bolca atıştırmak ve pasta dilimleriyle geçer.Gelecek planları yapmak bunun üzerine konuşmak birde nargilesini hunharca sömürmesi keyiflendirir bizi , doğduğum gün ya hiç sinirlenmez bana bende bunu kullanırım hoyratça …
Pastamı paylaşmak istiyorum sizinle yemeğe kıyılacak türden değildi. Birde türlü hediyelerin içinde en sevdiğim hediyemi .Canımın annesine ait olan bu kitap 1975 yılına ait ,o dönemde 4. Sınıf öğrencisiymiş …İnanılmaz ruhumu okşadı bu hediye ,kitaplara bayılırım mutluluğumun hep büyük yüzdesini oluştururlar bir de bu anlamlı hediye sevince boğuyor beni …
Seni seviyorum max. Her geçen gün göğe yükselen sarmaşıklar gibi büyütüyorum sevgimi hiç bitmeyen bir enerjiyle…
iyi ki de doğmuşum laa  ….

13 Eylül 2012 Perşembe

benim evlatlarımmm !!!

Geçen yıl doğum günümün gecikmeli hediyesidir Yakup.Kankam elinde fanusla kapımı çalar görür görmez içim ısındı o anda kararımı verdim Yakup olacak ismi ..Hayvan sevgim hep fazlacaydı kavanoz içinde karınca ve arı beslerdim bir tutam ekmek parçasıyla büyümesini gözlemlemekti amacım gece kapağını kapatırdım kaçmasın diye haliyle havasızlıktan ölürdü zavallılar her sabah cenazemin olması kavanoz olayından uzaklaştırdı beni ( yaş 6  - asla cani değilim / testere 1,2,3,4,5,6,7 itinayla izlendi ama planlarım insanlar üzerine )civciv serüvenim başladı bu kez tek isteğim şahsıma ait civcive sahip olmak komşumuz hediye getireceğini söyleyince havalara uçmuştum aaaaaaaaaaaaa!!!ayol rengini bile sevemediğim bir tavukla dikildi karşıma al bu senin artık !!en azından ergen döneminde olsaydı diyorum uzun bir paylaşımımız olamayacak kendisiye .Tavuğumu kucağımda gezdiriyorum mahalleli alışkın bu hallerime hiç yadırgamıyor dedim bu böyle olmayacak alayım bir ip gezdireyim biraz sevinsin .Uzunca yeşil bir ipi sabri’nin ayağına bağlıyorum gezdiriyorum köpek misali nereye gitsem Sabri peşimde ekmeğimi  bölüşmüşüm ayrılamam haliyle .Kankam ‘ a doğru koşarken sabrinin üzerine düşüverdim göz göze geliş anımızı hatırlıyorum ay canım yaaa  O zamanlar zayıf olduğumdan ölmedi sakatta kalmadı ama bana bu acı verme hali yetti .Geri verdim komşuya oda pişirip yemiş afiyetle  o gün bugün hala nefret ederim kendisinden.Madem yedin söyleme be kadın minicik ete ne kadar da ihtiyacı vardı oysa 52 bedeninin (!)
Üniversite döneminde bir kaplumbağa alayım dedim yoldaş olur bana .Bir koşu üşenmedim zafer plazadan kaptım geldim.Kaplumbağam pis kokusuna karşın cin gibiydi. Derken bir gün gözleri kapandı açılmamacasına değil tabi hasta olmuş gözü veteriner balık yağı şart dedi 45 dakikada merkeze gitmektense ton balığının yağını sürme fikrimi gerçekleştirdim ayçiçek yağı olduğunu bile bile alternatif tıp uyguladım ama yemedi …Bir sabah kaplumbağam yok oldu 1 ay kadar deli gibi aradım rüyalarıma bile girdi . Onu tamamen unuttuğum bir gün adı lazım değil programımı izlerken yüzü gözü pislik içinde yatağımın altından çıkıverdi .Ay yerlerin pisliği beni utandırsa da cingöz Recai ‘ me kavuşmam deli mutlu eder beni. O an derim ki hiçbir şey senin sağlığın ve mutluğundan daha değerli değil götüreceğim seni pet shop a …Bursa – Sakarya yolcuğunun akabinde arkadaşlarına kavuşur kıllığı banaymış açılıverir o gözler….
Ay Yakup tan koptum resmen , yakuba çok iyi bakıyorum suyunu değiştirirken iki kere halıya düşürdüğümü ve elime alıp yıkadığımı saymazsak tabi ..Lakin beni görünce delirir bolca beslerim onu az yem verilecek diyenlere inat, ben x hanımın balığı açlıktan öldü dedirtmem kardeşim…Birkaç fotosu cancağızımın nasıl da tatlı nasıl daaaa!



12 Eylül 2012 Çarşamba

Diyarların biriciğidir o  !!!

Evde her şey süt liman bu aralar , yoğun ve yorucu bir günün ardından fındığı ararım ( funda  ilk işimin bana kazandırdığı değerlerden   biri diğeri ise müzeyyen biz kısaca mücü deriz )haftalık toplantılar yaparız üçümüzün hayatındaki gündemler masaya yatırılır kimi zaman kıyasıya tartışılır ,sonrada deli gibi sarılınır ama şu gerçek ki bağımız candır !!Fındıkla 30 dakika içerinde buluşmayı başardık şehrin tam merkezinde kültür merkezinin önünde ,vizyondaki ve gelecek filmleri de serice süzünce kahve diyarına doğru yol almaktayız…
Cevat beye ait olan bu köşk 17 Ağustos depremiyle yangında büyük hasar görür ve 2010-2011 dönemi içerinde kapsamlı bir tadilatla aslına uygun restore edilir şimdiler de ise ismi kahve diyarı ‘dır…Kahve sevenler mekanın kokusu  büyüleyici …Oldukça fazla kahve seçeneği var geleneksel kahvelerden filtre kahvelere aromalı değişik tatlardan brezilyaya  yolculuk mümkün .Sert bir kahve seçiyoruz fındıkla çakıl taşları ve diğer seçenekleriyle masamız çikolata dolu. Bir de dostla sohbet eklenince kutsal anlar yaşadığımı hissediyorum.Uzaklardan mücü görünür ama ben göremem miyobum …Sevinçle öyle bir kalkarız ki yerimizden şaha kalkma misali devrilir kahveler fincanlar mekanın belalıları olmada üstümüze de yoktur.Ama gerçekten muazzam bir personeli var diğer masaya geçişimiz ışık hızıyla olur .Uzun zamandır hiç bu kadar güldüğümü hatırlamıyorum detaylandırılacak konular o kadar birikmiş ki sadece sağımdaki masanın müşterilerinin sıklıkla değişmesinden anlıyorum yerleşik hayata geçtiğimizi.Mekan bahçesi bildiğimiz karelerle dolu anne kız ilişkileri , birbirine trip atan ama dayanamayıp çakıl taşlarına ortak olan çiftler vb.. Eğer ben kahvemi her koşulda içerim ister yalnız ister dostla da istediğim mekana giderim modundaysanız  çok çok samimi bir şekilde tavsiye ederim.Yaşasın kahve kardeşliği , yaşasın şekersiz bir o kadar da sert kahveler !!!! Hayali bile misss haydi rast gele …….






9 Eylül 2012 Pazar

İş burada biter !!

Pazartesi sabahı hafif kahvaltı , full bakım şebo kulağımda yola çıkarım.Mesai saatinden daha erken dershanedeyim .Öğrencisi olarak değil de ekibin bir parçası olarak bu mekanda olmam biraz garip hissettiriyor.İşverenler ile tanışmam ufak tefek işlerle boğuşmam sistemi öğrenmeye çalışmam her öğrenme denemem de kayıtlarla bölünmeler kafamı bir dünya yapıyor.Dershanelerde kayıt dönemi meğer ne kadar çetrefilli imiş işe öyle bir dalıyoruz ve paçamızı da kurtaramıyoruz ki öğle yemeğimizi 17:00 gibi yiyebiliyoruz.

Sevgilicağızım defalarca aradı beni tebrik etmek ilk gün morali ve desteği vermek adına ama tel ile görüşmem ne mümkün.Küçücük bir arada saldırıyorum telefona huzur veren o sesi duyuyorum neyse ki, olağan konuşmalarımızdan çok daha yüzeysel minicik bir görüşme yapıp kapatıyorum teli.Oysa gün içerisinde mesai saati filan dinlemez defalarca ararım kendisini her seferinde bambaşka konularla ve sorularla dönerim ona  bitmek tükenmek bilmeyen sabrıyla dinler beni ilginç fikirlerimin vb. tüm duygularımın birinci dereceden tanığı olur .Onu  işteyken hunharca aramak , her bir şeyine de karışmak benim hayatımın tuzu ve biberi …

Yaklaşık 12 saat sonra ilk günüm biter. Çatışmadan henüz çıkmış bir asker gibi ağır adımlara askeriyeme gitmek için araca binerim. Elimde mataram düşünürüm ben nerede yanlış yaptım !Ertesi gün birkaç nedende de ötürü öğle gibi istifayı basarım.İpe sapa dizginlenmeye gelmez ruhumu huzur kaplar ,bir dizi kurallar bütününün uygulanacağı bir sistemin parçası olmak bana uzak belli ki şu an bu kadar iyi hissettiğime göre .Gece  yine camdayım elimde kahvem ile parkın sessizliğini seyrediyorum.Herkes uyumuş  .Geceleyin koyu kahve içmem uykularım kaçıverir diyenlere inat deviriyorum kupaları 1,2,3… Uykularımın kaçıp kaçmaması başka nedenlere bağlıdır .Fonda radyo eksen ( dost tavsiyesiyle dinlemeye başladım ve frekansının müptelası oldum )

Sevgilim , hayat enerjime bitmek tükenmek bilmeyen gülümsememe  sürekli kendini yenileyen tarzıma şaşkın .Hırslar , hep hep hep daha ileri hem maddi hem kariyer  diye ısrar edenlerden değilim.Geceleri beço ile msn kefimiz var mesela günün analizi ve gülme krizlerimiz , max ile bitmeyen sohbetlerimiz, kitaplarım , sanat dergilerim, üniversiteden ders notlarım , kahvem ….Mutluluğum için bir dünya sebebim var .Düşünüyorum düşünüyorum harbi yıpratıyorum kendimi aksi olmak gelmiyor içimden gelemiyor e haliyle duygu durumumuza devam !!!